İmam, hafız, şeyhulislam, mücahidlerin iftiharı, zahidlerin seyyidi Ebu Abdurrahman Abdullah ibnu'l Mübârek b.
Vâdih el-Hanzalî el-Mervezî...
Baba tarafından Türk olup hicri 118 (m. 736) yılında Horasanın Merv kentinde dünyaya gelmiş ve orada
yetişmiştir. Babası Hemezanlı bir tacirin kölesidir. O, çok zeki olup kuvvetli bir hafızaya sahipti, şecaat ve
cesarette de ileri seviyede idi. Mert kimselerin karakterinden olarak da o çok cömertti. Bir gün çocukken, arkadaşı
Sakhr ile bir meclise gitmiştir. Orada uzunca bir hutbe verilir ve ikisi bunu dinlerler. Hutbe bitince İbnu'l Mübârek
arkadaşına dönüp: "Ben hutbeyi ezberledim" der. Mecliste onun sözünü işiten bir adam: "Hadi onu tekrarlasana"
deyince o hutbeyi olduğu gibi nakleder. Ömrü ilim talebi ve cihatla geçen imamın ilim talebeliği yirmili yaşlarında
başlar. Kendisi Tâbei't Tâbiinden olup birçok tabiin ile karşılaşmış ve onlardan ilim tahsil etmiştir. O, ilim aldığı
hocaları hakkında şöyle demiştir: "Dört bin şeyhten ilim tahsil ettim ve bin şeyhten rivayette bulundum.
O Hişam b. Urve, A'meş, Ebu Hanife, Malik, Süfyan es-Sevri, Süfyan b. Uyayne, Evzai, Şu'be ve benzeri birçok
imamla karşılaşmış ve onlardan nakilde bulunmuştur. Hadis alanında sika (güvenilir) bir ravi olup fıkıh ve Arap
gramerinde de âlimlerin ittifakıyla hüccet idi. İmam Ahmed onun hakkında şöyle der: "Abdullah b. Mübârek gibi
kendi zamanında ilim talep eden olmamıştır. Bu nedenle o Yemen, Mısır, Şam, Kûfe ve Basra'ya seyahat etmiş ve
ilim alanında küçük büyük demeden herkesten ilim yazıp cem etmiştir. İlim alanında onun gibi az hata yapan
olmamıştır. İmam Nesâi onun hakkında şöyle demiştir: "Abdullah b. Mübarek'in asrında ondan daha yüce, daha
üstün ve övülmüş bütün hasletleri onun gibi üzerinde toplayan hiç kimseyi bilmemekteyiz. Zâhid ve âbid bir zât
idi. Çok konuşmaz ve meclislerde çok oturmazdı. Yalnız kalmayı sever ve malayaniye hiç iltifat etmezdi. Şakîk b.
İbrâhim şöyle demiştir: "Abdullah b. Mübârek'e bir gün: ‘Neden namaz kıldıktan sonra bizimle oturmuyorsun?'
diye sorulunca kendisi şöyle cevap verdi: ‘Gidip sahabe ve tabiin ile oturuyorum.' Ona: ‘Sahabe ve tabiin hani
nerededir?' denince o: ‘Gidip ilmime bakıp onların eserlerini ve amellerini idrak ediyorum. Sizinle
oturup ne yapayım, siz insanların gıybetini yapıyorsunuz!' dedi."