Tarihte Kudüs kadar çığlıkla anılan başka şehir olmadı. Tarihte hiçbir şehirde Kudüs'te olduğu kadar efsanelerle hakikat çarpışmadı. Hiçbir şehir Kudüs gibi geleneğin temsilini üstlenmedi. Kudüs, hakikati boğan efsaneler adına binlerin akın ederek insan kanını sel edebildiği bir çekim merkezi... Aynı zamanda kadim gelenekleri yok etmeden, onları kuşatıcı son muştunun öteki ile yüzleştiği mekânın adı... Kudüs bugün bir çığlıktır! Boğulmak istenen hakikat medeniyetinin çığlığı... Bu çığlık, onu tutsak eden paslı zincirleri parçaladığı gün Kudüs'ün temsil ettiği dünya da zincirlerini parçalayacak. Yeni bir dönem başlayacak, İslâm Âlemine insanlık için yeni bir muştuyu seslenecek. Tıpkı Selahaddin'in haçlı zincirini parçalamasının askeri zaferden öte anlamlarının olması, yeni bir dünyanın habercisi oluşu gibi. Kudüs, üstümüzdeki ölü toprağını silkeleyip atacağımız bir direnişin ilk çığlığıdır. Bu haykırış hakikati efsanelerle kapatmaya çalışan şeytani ideolojide meşruiyetini bulan hile ve zulmün karanlık örtüsünü Mescid-i Aksâ'dan indireceği ana ayarlanmış bir sur gibi üflenmeye ayarlı... Bu direniş ruhu medeniyetimizi her alanda küllendirilen, üstüne ölü toprağı serpilmeye çalışılan hakikat ruhunun kendine gelişini sembolize eder.. Kudüs bir medeniyetin yeniden diriliş sancılarının direnişi kuşandığı şehirdir. Kudüs direnişini kuşanmadan medeniyet dirilişi gerçekleşmeyecek. Selahaddin olmadan insanlık mutlak hakikat medeniyetiyle yeniden tanışmayacak demektir. Kudüs yeniden bir göreve çağırıyor. Kudüs'ü hem korkutuyor hem muştuluyor. Kudüs, havf ve recâ vadileri arasında bir şehir... Mutlak hakikat nurunu tamamlayacaksa Kudüs şehrayini yeniden gök kubbemizde ışıldayacak demektir. (2009)