Tarihin çeşitli safhalarında idari mekanizmaların kontrolünü birtakım zorba ve saltanat mirasçısı, basiretsiz yöneticiler ele geçirmişlerdir. Bu zorma yöneticiler, iktidarda bulundukları sürece dinin kutsiyetini kendilerine maske edinerek, başında bulundukları devletin öz kaynaklarını zalice kendi menfaatleri için kullanmışlardır. Üstelik bunların çoğu da sömürü ve zulüm düzenlerini, hak adına kurduklarını iddia etmişlerdir. İslamü düzen ve sistem ise her türlü zorbalıktan uzaktır. Kur'an eksenli yönetim ve devlet anlayışında herşey olabildiğince şeffaftır. Buna göre devlet idaresi hiç bir zaman rastgele yapılamaz. Herşey Kur'ani nizamın gerektirdiği şekilde düzenlenir. Bu düzende devlet başkanından başlamak kaydıyla en düşük seviyeli memura kadar aranan en önemli nitelik liyakattir. Liyakat ise insanın her açıkdan yapacağı işin ehli olmasıdır. Kur'an mesajı insanı bireysel manada hakikate ve erdeme götürdüğü gibi; çok daha büyük ve kapsamlı bir yapı arzeden devlet de olgunluğa erişir. Söz konusu olgunluk ise hakiki devlet olma hususunda vazgeçilmez bir unsurdur.