Mezhebî tefsir ekolleri arasında Mu‘tezile’nin, Mu’tezilî müfessirler arasında da Zemahşerî’den (öl.538/1144) önce yaşamış olan Kâdî Abdülcebbâr’ın (öl. 415/1025) ayrı bir yeri vardır. Kitabımızdaki temel hareket noktamız, İslâm düşüncesinde önemli bir yeri olan bu müfessirin Kur’ân’da tenzihle anlam ilişkisi olan ifadeleri nasıl yorumladığını ortaya koymak olmuştur. Araştırmamızda dördüncü asrın ikinci yarısı ve beşinci asrın ilk çeyreğinde yaşamış olan bu müfessirin tenzih konusunu yöntem olarak nasıl ele aldığını ve temellendirdiğini tespit etmeyi amaçladık. Bunun yanında tenzihî dil anlayışı hem felsefî düşünce geleneğinde hem kutsal kitaplarda hem de Kur’ân’ı Kerim’de yer almıştır. Bu sebeple tenzihî dilin ortaya çıkışı, tarihi süreçte nasıl anlaşıldığı, Kutsal Kitap’ta ve Kur’ân’da tenzihle anlam ilişkisi olan ifadelerin ve dinî metinlerin anlamlandırılması bağlamında dile getirilen görüşler ve bu konuyu izah ederken kullanılan yöntemler kitabımızın konusunu oluşturmuştur.