Hasibe Çerko betimlemenin şiirsel, ayrıntıların çağrışım, kapalı anlatımın merak gücünü öyküsünde değerlendirir. Düşünce ağırlıklı öykülerde bile bireysel dramlar öne çıkar. İnsanın kişisel dramı toplumsal yapı içinde ele alınır. Hayatı anlamlandırma çabaları, yalnızlık ve acı etrafında dönen duygusal ağırlıklı öyküler akışkanlık, yoğunluk, bütünlük içinde var olurlar. İnsanlar arasındaki iletişimsizlik, kıyıcılık, merhametsizlik iç burkan bir derinlikle işlenir. Duyarlıkları iyice incelmiş bu kahramanlar kaba dünyada kendilerine ait bir yer, yurt bulamazlar. Kırılgan yapılarıyla kaçınılmaz olarak yalnızlığa sürüklenirler.
Öyküler dış dünyaya değil, iç dünyalara doğru derinleşir. Bu da kaçınılmaz olarak metinleri bir yüzleşme, içte derinleşme ve imgesel anlatıma götürür. Kitap, sembolik, kapalı, iyiden iyiye yoğunlaşmış duygu parçacıklarına tutunmuş, ritim, şiirsellik ve akışkanlığa yaslı bir öykü anlayışını yansıtır. Zaman zaman bir olayın varlığı değil, dilin güzel kullanımı ve akışkanlık alır götürür okuru. Diğer yandan öykülerdeki felsefi derinliğin, çok katmanlı anlatımın, zihinsel gel-gitlerle oluşması coşkulu bir anlatımı doğurur. Gerçeği çıplak görüntüsüyle, doğal ve tanımlanabilir hâliyle değil metaforik veya simgesel hâliyle anlatır.
Anlatma sorununu aşmış, dili akıcı ve duyarlı kullanan bir öykücü kimliği sergileyen Hasibe Çerko bu nitelikli öykü birikimiyle dönüp dönüp okunmayı hak eden oldukça başarılı bir öykü dünyası yaratmıştır.
Necip Tosun