Faroz’daki balıkçı amcaların sürükleyerek denize indirdikleri ağları, al yanaklı utangaç gülleri, hanımelinin sardığı duvarları hatırladı. Hele evlerinin bahçesindeki erik ağacı yok mu? Ah o, erik ağacı mahalle kızlarına inat, her bahar âşık olup gelinlik giyerdi.
Melahat Hanım hani o gece avucunda kalan kocasının kesik parmaklarını evlerinin dibindeki fındık ocağının altına, kokulu üzüm asmasının yanına gömmüştü ya! O günden beri geceleri orada yeşil bir ışığın yanıp söndüğünü söylüyor.
Karadeniz’in şirin bir köyünde cin peri öyküleriyle büyümüş, dürüst yardımsever Filozof Hayri Usta’nın öyküsü Leyo. Delilik ve akıllılık arasındaki çizgi o kadar ince ki bir bakıyorsunuz aklı başında, bir bakıyorsunuz uçmuş Hayri Usta.