İlk dönemlerden beri yazılan tefsirlerin takip ettikleri belli yöntemleri bulunur. Ebû Ca‘fer et-Taberî
gibi âlimler, âyetlerle ilgili bütün rivâyet malzemesini ortaya koymak istemişlerdir. Bu bazen konuyla
ilgili birbirinden farklı rivâyetlerin oluşmasına zemin hazırlamış, bu durum da rivâyetlerin arasında
tercih yapma gereğini doğurmuştur. Kimi tefsirler ise daha çok kelâmî problemlere yönelmiş, konu
hakkındaki Ehli Sünnet’in görüşünü ortaya koymayı hedeflemiştir. İmam Mâturîdî’nin Te’vîlâtü Ehli’s-
sünne isimli eseri bu amaçla yazılmış bir eserdir. Bazı âlimler de Kur’an’ın dil ve edebiyatını ortaya
koymak istemişlerdir. Zeccâc, Ferrâ, Zemahşerî gibi âlimleri bunlar arasında sayabiliriz. Her müfessir,
Kur’an’ın anlaşılmasına kendi yeteneği ve bilgi birikimi çerçevesinde hizmet etmiştir. Her bir müfessir
kendi çağındaki problemleri de çözüme kavuşturmayı hedeflemiştir. Bu nedenle tefsirler içerisinde
yöresel ve dönemsel problemlerin olması çok doğaldır.
Bu ön bilgiler çerçevesinde, Kur’an’ı anlamak isteyen Müslümanlar, bu tefsirlerin, yapabiliyorlarsa,
orijinallerinden faydalanmalıdırlar. Bunu yapamayanlara yönelik ise Kur’an’ı doğru ve güzel anlamak
için kaliteli tercümeler yapılmalıdır. İşte bu hizmet için dünyanın her bir bölgesinde ve özellikle bizim
ülkemiz Türkiye’de tercüme faaliyetleri yapılmış, yapılmaya da devam edilmektedir. Ancak yapılan
tercümelerin kiminde aksaklıklar ve eksiklikler bulunmaktadır. Ayrıca yapılan tefsirlerin sayısı yete-
rince çok değildir.
İmam Mâverdî hazretlerinin en-Nüketü ve'l-Uyûn Tefsîru'l-Mâverdî isimli tefsiri, okuyucu açısından
istifadesi oldukça kolaydır. Bu tefsir, tefsir literatüründe belki de adı koyulmamış ilk muhtasar
çalışmadır. Mâverdî, Taberî’nin tefsire dair rivâyetlerini, senetleri zikretmeksizin, özetleyerek sunmuş,
bunlara kimi zaman farklı âlimlerden kimi zaman da kendi yorumlarından eklemeler yapmıştır. Bunları
yaparken de benzeri görülmemiş bir özgünlükle âyetlerle ilgili görüşleri maddeleştirmiştir. Rivâyetleri
aktarmak ve senetlerini zikretmek yerine, ilgili âyetler hakkındaki görüşleri zikretmiştir. Bazen
önemine binaen bazı rivâyetleri, bütün senedi vermeden, sahâbe veya tâbiîn râvîsi ile nakletmiş,
ayrıca kendisi de yer yer özgün fikirlerini zikretmiştir. Dil açısından da çoğunlukla Zeccâc’ı takip etmiş,
kelâmî meselelere girmeyi de ihmal etmemiştir. Dolayısıyla Mâverdî, ekseni çok geniş olması yanında
bunları özet ve maddeler halinde sunmayı başarmış bir müfessir- dir. Türkçe’ye kazandırılması da bu
nedenle önemlidir. Bu önemli hizmete vesile olmak açısından biz de bu tefsirin tercümesini üstlenmiş
olduk. Okuyuculara Kur’an kültürünü kolay bir şekilde sunan bu tefsirin hayırlara vesile olmasını
Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
Doç. Dr. Avnullah Enes ATEŞ
(Mütercim)