Toplumlar kendi bünyelerine özgü çözümlerle sorunlarını çözmeye çalışmaz ve özellikle de yabancı toplumların işgal ve saldırıları altında kalarak misyonerler yahut kâşifler gibi görülen sömürgeciler tarafından kendi kültürlerinden koparılmaya çalışılırlarsa -ki Batının İslâm toplumlarıyla ilişkisi uzun zamandır bu istikamette ilerlemektedir- bünyeyi mikroplara karşı korumak üzere savunmaya geçen akyuvarlar gibi düşünülebilecek olan bir kendi değerlerini sahiplenme ve direngenlik eğilimi gelişecektir. Elinizdeki kitap, Osmanlı'nın son döneminden bu yana söz konusu direngenliğin düşünsel arka planını oluşturan fikir insanlarına, onların çalışmalarına ve genel olarak İslâmcılığın seyrine dair makalelerden oluşmaktadır.