Kimliğini ve benliğini kaybeden bir kadının, kendi çocuklarına ve topluma sunabileceği neyi kalmıştır ki? Özentilerle ahlakî yapısı dejenere olmuş, hayata ilişkin beklenti ve algıları inanç değerlerine yabancılaşmış bir kadından, içinde yaşadığı toplum ne umabilir? Varlığına sağlıklı bir amacın anlam kazandırmadığı kadınları ve bu kadınlar tarafından yetiştirilmiş çocukların oluşturduğu bir toplum...
İslâm, kadın ve erkeği eşit kabul etmekle birlikte, görev ve sorumluluk paylaşımında onları ayırmıştır. Erkek, ailesinin ihtiyaçlarını karşılarken kadın toplumun geleceği olan çocuklara ahlak ve karakter eğitim verir. Kadın evi sıcak bir yuvaya, bir eğitim merkezine dönüştürür. Kadın ve erkek karşılıklı hak ve sorumluluklara sahiptir.
Hz. Peygamber İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden asırlar önce Veda Hutbesi'yle kadını yüceltmiş ve karşılıklı haklarını insanlığa hatırlatmıştır. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi, kadınlarında sizin üzerinizde hakları vardır diyerek onların haklarını gözetmeyi emretmiştir.