Bin yıl önce gelip yerleştiğimiz, üzerinde kültür ve medeniyetimizi geliştirip doruğa taşıdığımız coğrafyamız, cins bir ata benzer. Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu üçgeninin kavşak noktası oluşundan ötürü zapt edilmesi çok zordur. İyi bir binici değilseniz, doğru yönetemiyorsanız üzerinden fırlatıp atar. Anadolu topraklarının derinliklerinin arkaik medeniyetlerin kalıntılarıyla dolu olması tesadüf değildir.
Biz Türkler zoru başardık; bu toprakları vatanlaştırdık ve kalıcı olduk. Bu başarı kolay sağlanmadı. Bin yıl boyunca uzun süreli bir huzur ve sükûn dönemimiz hiç olmadı. Günümüzde de mahiyeti, kaynağı ve çapı birbirinden farklı çeşitli problemlerle karşı karşıyayız. Bunların varlığını yadırgayıp paniklemek yerine, tarihimizin, kültürümüzün ve jeopolitik konumumuzun kendimize özgü özelliklerinden kaynaklanan doğal sonuçlar olduklarını düşünüp, halletmenin yollarını arayıp bulmalıyız. Esasen hem tarihî tecrübemiz hem de kültür dokumuz bunu yapmaya son derece elverişlidir.
Bu kitapta yer alan yazılarda son beş yıllık dönemde ülke gündemimizin üst sıralarında yer alan temel meseleler stratejik açıdan ele alınıp değerlendiriliyor. Bunların iç ve dış kaynaklarına, bağlantılarına, karşılıklı etkileşimlerine, tefekkür hayatımızla ilgilerine dikkat çekiliyor. Sonuçta ortaya kuşbakışı bir Türkiye fotoğrafı çıkmış oluyor.