Hıristiyanlığı dünyaya yaymak için çalışan misyonerler, bu amaçlarını çok dinli ve çok dilli farklı etnik unsurların bir arada yaşadığı Osmanlı topraklarında açtıkları okullar vasıtasıyla gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Batılı Devletler, Amerika ve Rusya; Osmanlı Devleti üzerindeki güçlerini ve nüfuzlarını artırabilmek için kendileri okul açtıkları gibi, Osmanlı coğrafyasında yaşayan gayrimüslim azınlıkları himaye altına alıp, onları kendi emelleri ve çıkarları doğrultusunda kullanmak istemişler, bu amaçla da Osmanlı azınlıklarının çok sayıda okul açmaları için onlara yardım etmişlerdir. Bu okulların açılmasında bahsedilen devletler tarafından gönderilen misyonerlerin rolü oldukça büyüktür. Batılı Devletler, Amerika, Rusya bizzat kendi açtıkları yabancı okulların yanı sıra her türlü imkânı ve desteği sağladıkları azınlık okullarını kendi emperyal amaçları için kullanmışlardır. Aslında Batılı Devletlerin baştan beri izlediği politikanın gayesi, açtıkları bu okullar ve gönderdikleri misyonerler vasıtasıyla, Osmanlı ülkesindeki gayrimüslim toplulukları denetim altına almak, devletin çöküşünü hızlandırmaktı. Çalışmada misyonerlerin Osmanlı döneminde başlayan faaliyetleri, özellikle eğitim-öğretim bağlamında ve günümüze kadar gelen süreçteki durumları incelenmiştir. Azınlık ve yabancı okullarda yapılan faaliyetler; özellikle ülkemizde toplumun değer yargılarını etkileyerek yabancılaşma ve kimlik krizi gibi bazı olumsuz sonuçlara neden olmuştur. Misyonerlik faaliyetleri, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında kontrol altına alınmakla birlikte, günümüzde çeşitli vasıtalarla bu faaliyetler devam etmektedir.