Nitelikli bir edebiyat eleştirisinin, sıradan okuyucunun farkına varamayacağı noktalara dikkat etmesi, metnin ardındaki psikolojik, sosyolojik, kültürel, tarihi, dini ve felsefi ögeleri ortaya çıkarması beklenir. Böyle bir edebiyat eleştirisinin varlığından söz edebilmek için her şeyden önce dilbilim, felsefe, psikoloji, estetik, sosyoloji ve tarih gibi alanlardan haberdar olan, en azından bu alanlardan herhangi birinde derinlemesine okumalar yapan bir eleştirmenin varlığına ihtiyaç vardır. Eleştirmenin edebî eser hakkındaki değerlendirmeleri, eserin anlaşılması ve okuyucuyla buluşmasında kritik bir işlev gördüğü gibi edebiyatçının kendi eserine başka bir perspektiften bakmasını da sağlar. Bu bağlamda eleştirmenin, metin çözümleme ve değerlendirme rolünün yanında aynı zamanda yönlendirme vazifesinin olduğu söylenebilir.
İster akademik camiada, ister akademi dışında olsun eleştirmenin, kendisinden beklenenleri yerine getirebilmesi için edebiyat eleştirisi terminolojisine hâkim olması elzemdir. Edebiyat eleştirisi terminolojisi, edebiyata has bir alanla ilgili olmasına rağmen birçok disiplinle yakın temas içerisinde gelişmiştir. Ayrıca eleştiri terminolojisinin gelişimi edebiyat eleştirisinin gelişimi paralelindedir.
Terimler, araştırmacının incelenen olay, olgu veya nesnenin daha iyi yorumlayabilmesine imkân verir. Bir konu hakkındaki yorumlar, fikirler ve analizler terimler vasıtasıyla somutlaştırılarak sunulabilir. Her disiplin zamanla kendi terimlerini farklı disiplinler ile etkileşime girerek meydana getirir. Bu yüzden çoğu kez bir disiplin ile ilgili olan terimin başka bir disiplinden kaynaklandığına şahit olunur. Böyle bir durum ile karşılaşılmasında XIX. yüzyıldan itibaren disiplinler arasında etkileşimin giderek artmasının etkili olduğu söylenebilir.