Kur’ân’ın anlaşılması ve yaşanmasındaki hayati rolünden dolayı ilk dönemlerden itibaren Hz.
Peygamber’in sünnet ve hadisleri Müslümanların özel önem verdiği alanlardan biri olmuştur. Bu
yüzden İslâm âlimleri ilk asırlardan itibaren hadislerin rivayeti, tedvîni ve hadis kitaplarının tasnifi
uğrunda yoğun çabalar harcamışlardır. Bu çalışmaların zirveye ulaştığı dönem ise hicretin üçüncü
asrıdır. Başta Kütüb-i Sitte olmak üzere temel başvuru kaynaklarının büyük kısmı bu dönemde telif
edilmiş ve bu nedenle de bu asır “Hadisin Altın Çağı” olarak anılmaya başlanmıştır.
İşte bu dönemde telif edilen hadis kitaplarının en üstünlerinden ve en çok başvurulanlarından biri de
hicrî 241 yılında vefat eden Ahmed b. Hanbel’in Müsned adlı eseridir. Ahmed b. Hanbel’in çeşitli
beldelere yaptığı yolculuk neticesinde topladığı yaklaşık 700 hadis arasından seçerek meydana
getirdiği Müsned, içermiş olduğu 28 civarındaki hadisle günümüze ulaşmış en geniş hacimli hadis
kitabıdır.
Klasik hadis kaynaklarından modern hadis çalışmalarına varıncaya kadar pek çok eser Türkçe’ye
tercüme edilmiş olmasına rağmen Müsned, asıl hâli ile bugüne kadar tercüme edilmemiştir. Daha
önce biri yarım kalan, iki tercüme faaliyeti varsa da bunlarda da Müsned’in asıl tertibini ihtiva eden
nüshaları değil, sonradan konularına göre tertip edilmiş nüshaları esas alınmıştır. Bu nedenle Müsned
ilk defa asıl tertibi esas alınarak yapılmış tam tercümesi ile okuyucularına sunulmuştur.