İslam düşüncesinde tevhid ilkesi yani Allah Teâlâ'nın ulûhiyette ve rubûbiyyette birliği birtakım aklî ve naklî delillerle ortaya konulmuştur. Tevhid ilkesi hakkında kendilerinin diğer mezheplere nazaran daha hassas olduğunu iddia eden ve bundan dolayı bu konunun anlaşılması ve savunulmasına önem veren Mutezile kelâmcıları, doğal olarak Allah Teâlâ'nın bir ve tek oluşu meselesine fazlaca yoğunlaşmışlardır.
Allah Teâlâ'nın zât ve sıfatlarında tek ve benzersiz olması şeklinde anlam ve ifadesini bulan tevhid, Mutezile kelâmının en önemli ilkesidir. Bu ilke, ana tema olarak Allah Teâlâ'nın zâtının, ulûhiyete aykırı olabilecek tüm özelliklerden ve ihtimallerden uzak olmasının gerekliliğine dayanır. Kelâm ilminde âlemi yaratan bir yaratıcının varlığını ispatlamak amacıyla kullanılan en önemli delillerden biri olan hudûs delili, Mutezile kelâmında tevhîd ilkesinin anlam ve içeriğinin düşünce alanında ortaya konulmasında önemli bir yer tutar. Bu delil sayesinde hem insanların aklında ve kalbinde Allah Teâlâ'nın varlığı ve birliği inancının pekiştirilmesi amaçlanmış, hem de tevhîd inancına aykırı birtakım düşüncelere karşı savunma yapılmıştır.
Elinizdeki bu çalışma, son dönem Mutezile'sinin en büyük kelâmcısı olan İbnü'l-Melâhimî'nin tevhid ilkesine dair görüş ve düşüncelerini içermektedir. Çalışmada Allah Teâlâ'nın bir ve tek oluşunu ortaya koymayı amaçlayan hudûs delili bağlamında geliştirdiği izahları değerlendirilmiştir. Ayrıca yaşadığı dönem itibariyle tevhid inancına aykırı düşüncelere sahip olan inanç sistemlerine ve felsefî anlayışlara yönelik eleştirileri de yer almaktadır.