Yeter ki mutluluğu seçelim, onu istemeye gönüllü olalım, onu özleyebilelim, onu kendimize dert edinelim. Mutluluğu dert edinecek kadar önemsersek mutluluk yolu kendiliğinden bize açılacaktır. Kimde mutluluk derdi (mutluluğu kazanma çabası) yoksa o gerçekte mutluluğu istemiyor demektir.
Oysa mutluluğun en iyi ilaç, mutsuzluğun ise en kötü hastalık olduğunu unutmamak gerekir. Nasıl ki sevgi sevgiyi, şiddet şiddeti doğuruyorsa, aynı şekilde mutluluk da mutluluğu, mutsuzluk ise korku, kaygıyı ve karamsarlığı, bunlar da yeni yeni mutsuzlukları doğururlar.
İnsanın mutluluk yolculuğunda yol haritasını belirlerken dikkate alması gereken temel görüşlerin felsefi bir dille ele alındığı Mutluluk Kitabında yazar, okurunu bu kadim problemin derinliklerine doğru felsefi bir yolculuğa davet ediyor.
Sanılanın aksine mutluluk, tesadüfen veya gelişigüzel zevklerle elde edilen bir şey değildir ve olamaz da. Çünkü mutluluğu elde etmek ve korumak ciddi ve sürekli bir çaba gösterilmesini gerekli kılar. Bu manada mutluluk, insanın varoluş işlevlerini en iyi şekilde yerine getirmesiyle de yakından ilgilidir.