Yüce Allah’ın kelâmı olan Kur’ân-ı Kerîm’i anlamaya çalışmak ve onun getirdiği hükümlerle amel etmek Müslümanların bu dünyadaki en ulvi gayesidir. Bu sebeple Kur’ân’ı tefsir eden âlimler her dönemde dünyanın çeşitli bölgelerinde adlarından söz ettirirler. Bu bağlamda İslam dinini dünyanın pek çok yerine ulaştıran Osmanlı Devleti’nin Kur’ân tefsirine olan ilgisi ve gayreti yadsınamaz. Bu dönemde gerek padişahın gerek halkın isteği birçok tefsirin yazılmasına vesile olmuştur. Bu tefsirlerden birisi de zamanında Fatih Camii’nde tefsir ve hadis dersleri okutan müttaki, mütevazı ve sûfî bir âlim olan Ahmed b. Mahmûd el-Karamânî’ye (ö. 971/1564) ait Tefsîru’l-Kur’ân’dır. On bir ciltten oluşan bu el yazması eser gerek üslubu gerek içerdiği konular bakımından oldukça kıymetlidir. Ancak Karamânî’nin vefatından iki sene sonra Ebüssuûd Efendi’nin de (ö. 982/1574) İrşâdü’l-aklı’s-selîm adlı tefsirini telif ederek padişaha takdim etmesi Karamânî’nin tefsirini ne yazık ki arka plânda bırakmıştır. Amacımız Karamânî’nin tefsirinin metodunu, üslubunu ve zikrettiği Kur’ân ilimlerini tespit ve tahlil edip değerlendirmek ve tefsir literatürüne kattığı zenginlikleri paylaşmaktır.