Parmak ile Boyanmış, parmakla boyanmış mıdır? Bu soru, cevabını bu şiirlerle yüz yüze gelenlerin verebileceği nitelikte. Fakat görünen o ki, Şeytanın Günlüksüz Irgadı´nın ´bıçkım gelip dağladı yaramı´ diyen, dışarlıklı duran taşra sesi, İmtiyaz Sahibi ile uğradığı parçalanmadan yazgısına doğru yol alıyor. Bu da kuşkusuz ki, imtiyazlarının kendilerine sahip olmasına gayret edenlerin başında kalacak bir hâl.
Celâl Fedai başından beri müzik ile, resim ile kavradığını gene bunlarla mayalayarak sunuyor. Onun bu eyleminde, şiiri, resmi ve müziği dünya hayatının anlamını kavramada birer hassasiyet artırıcı olarak görmesinin payı var.
Şair ve şiir, birbirlerini fetişleştirmeyerek birbirlerinin değerini düşürmeyen birer eşlikçi. Onların bu hâli, kendileri için olduğu kadar bu hâli önemseyen okur için de hayatiyet taşıyor. Fedai´nin Parmak ile Boyanmış´ı, tuvali, fırçayı, sesi, çalgıyı, manzarayı, imgeyi hâsılı tüm poetik olanı içerdikten sonra unutmuşçasına, bir hayatiyet olarak okurunun parmaklarının arasında bu yüzden.