Uzun yıllar yurtdışında yaşamış iki Türkiyeli. Biri ressam, diğeri yazar. Ressam, 1940ların ortalarında, Fransız devletinin verdiği bir bursla Parise gider. Yazar ise 1980 darbesinden sonra acılar ve kırgınlıklarla dolu olarak yurtdışına çıkmak zorunda kalır, İsveçte sürgünde yaşar. Türkiye artık dünyanın merkezinde değildir. İkisi de ülkelerine uzaklardan ve başka gözle bakmasını öğrenirler.
Yıllar sonra Türkiyeye döndüklerinde yolları çakışır ve aralarında derin bir dostluk başlar; Okyanusları aşıp sonunda dostluğun koruyucu limanına yanaşmış iki uzun yol teknesi gibidirler.
Gurbette neler yaşadılar? Orada bir hayat boyu oluşturdukları değerler ile düşünce ve yaşam biçimi, onlara içinden çıktıkları kültürel ve sosyal yapıya yeniden uyum sağlamalarında yardımcı olacak mıydı?
Kitap, ressam Avninin ölümcül bir hastalıkla baş etmeye çalışarak geçirdiği son yılı anlatıyor. Bu son bir yıl, yazarla ikisinin geçmişi ve günceli sarmalayan bütün hayatını, hastalığın ikisinin de hayatına getirdiği değişimi kapsıyor. Hüznüyle, düş kırıklıklarıyla, mutluluk pırıltıları, başarı, kırgınlık ve özlemleriyle ve hiçbir zaman ödün vermedikleri onurlarıyla...