Hatibin minberdeki görevi, peygamber görevinin bir devamıdır. Peygamberimizin minberdeki sesini günümüze kadar hatipler taşıya gelmiştir. Bu cihetle hatiplerin sorumluluğu ve görevlerinin kudsiyeti tartışılamaz derecede yüksektir. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Cuma günü cemaat toplanınca mescide girer, ashabına selâm verir, minbere çıkınca kıbleye dönüp dua etmez, yüzünü cemaate çevirip ezanı dinlemek üzere otururdu. Ezandan sonra kalkıp Allah'a hamd, sena ve şehadetten sonra; coşkulu ve uyarıcı bir sesle hutbeyi irad ederdi.
Hutbeyi kısa tutar, namazı uzatır, Allah'ı çok anar, kısa ve özlü sözler kullanırdı. Hutbelerinde; İslâmın temel esaslarını anlatır, emir ve nehiylerini bildirir, ashabının ihtiyaç duyduğu uyarıcı ve müjdeleyici konularda hutbeler okurdu. Yeri geldiğinde hutbesini keserek cemaatiyle ilgilenir, sorulara cevap verir, bazen minberden inip tekrar çıkar ve daha sonra hutbesine devam ederdi. Hutbenin, cemaati bire bir olarak ilgilendirmesi, dikkatini çekmesi, Fikir ve yol göstermesi, her alanda dinleyiciyi tatmin etmesi gerekir. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin yalnızca Cuma ve bayram namazları ile sınırlı değildir. Bazen sabah namazından sonra, bazen öğle namazından sonra hutbe okumuş insanlara İslâm'ı anlatmıştır. Hutbeler dinin anlaşılmasında büyük önem taşımaktadır.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabının hutbeleri bizim için birer hazine niteliğindedir,
insanları aydınlatıcı, yol gösterici, öğretici mesajlarla doludur.