16. yüzyıl İtalyası siyasi birlikten yoksun ve birbirleriyle sürekli savaş hâlinde olan şehir devletlerinden müteşekkildi. Bu küçük devletlerin sürekli mücadelesi artık yeni çözümler gerektiriyordu. Machiavelli kurnaz zekasıyla modern devlet sisteminin rekabetçi doğasını ilk kavrayanlardan biri olmuştu. Askerî düşünceleriyle orduları ve dolayısıyla İtalya’yı dönüştürmek istiyordu. Barut ve ateşli silahların icadıyla zırhlı askerler ölüme mahkûm edilmiş ve şövalyelerin belirleyici rol oynadığı Orta Çağ askerî teşkilatı kaçınılmaz bir çöküş surecine girmişti. Machiavelli için yenilenmiş bir devlet yenilenmemiş bir orduyla ayakta kalamazdı.Machiavelli, Savaş Sanatı’nda düşmanın moralinin nasıl bozulacağını, askerlerin nasıl motive edileceğini ve stratejik avantajların nasıl kazanılacağını anlatıyor. Klasik du¨s¸u¨nceyi ve Roma askeri^ ilkelerini gu¨nyu¨zu¨ne c¸ıkarırken bunları kendi fikirleriyle harmanlayıp uygulanabilirligˆini go¨steriyor. Savas¸ı bir yandan “zavallı fanilerin acımasız ve acınası hastalığı” şeklinde tanımlayarak bu¨yu¨k bir musibet olarak go¨ru¨yor, bir yandan da halkın veya devletin bekası söz konusuysa yarattıgˆı korku iklimine ragˆmen savas¸ın kaçınılmaz olduğunu kabul ediyor.Yayınladığı tarihten günümüze kadar birçok liderin ve komutanın el kitabı olan Savaş Sanatı bugün hâlâ geçerliliğini korumakta. Hakan Sönmez’in Floransa’da yaptığı arşiv çalışmalarından sonra İtalyanca aslından çevirdiği ve notlarıyla zenginleştirdiği Savaş Sanatı (Dell`arte della guerra) Kronik Klasikler Serisi’nde okuyucuyla buluşuyor