Bir inşaat malzemesi olarak ahşabın terk edilmesi, şehirlerin tarihlerine nisbetle çok yakın bir zamanda gerçekleşti. Ortalama bir insan ömrünün yarısı kadar eden bu zaman zarfında, şehirlerimiz, ahşap çehrelerini değiştirerek beton bir siluet kazandılar. Ahşap sıcaklığının sindiği evler, sokaklar ve mahalleler; betonun katı işgalciliğine fazla direnemedi. Ahşap inşâ tekniği ile beraber, geleneksel ev hayatı ve klasik şehir kültürü de âni bir yok oluşa sürüklendi. Şehirlerimiz son yarım asırda hızla değişmediler; hızla yok oldular ve yeniden kuruldular
Ahşabın, eski dostu taş ile beraber mimari sahnesinden çekilmesiyle şehirlerimizin genel manzaraları ve şehir hayatı denen olgu da baştan ayağa değişti Ne var ki suçu betona atarak kurtulamayız. Betonlaşan zihniyet ve estetik dünyamıza bakmamız daha doğru olacaktır
Elinizdeki kitap, eskiye ait her şey iyi, doğru ve güzeldi, yeni şehir her hâliyle kötü, yanlış ve çirkindir iddiasını taşımıyor. Değişime yüz çevirmek, onun kötülüklerini sıralamak gayesiyle de yazılmadı. Şehrin Ahşap Zamanının son şahitlerinden Kadir Üredi tarafından, tamamen geleceğe dönük bir niyetle kaleme alındı... Şehrin ahşap zamanı, geçmiş zamandır. Bir daha yaşanmayacaktır. Kitap sadece, ahşabın bir şehre özgü bilgisini ve ahşap evin o şehirdeki inşâ hikâyesini geleceğe aktarmayı hedefliyor. Bir gün her şeyden sıkılan bir kişi, bu kitaptan aldığı ilhamla ve bilgiyle kendine ahşap bir kulübecik yaptırırsa maksat hâsıl olmuş demektir.