Taha Abdurrahman’ı birkaç cümle ile anlatmak gerçekten zordur. Taha, -size abartılı gelse de- İslam dünyasının bilinen tek filozofudur dense yeridir. Dahası “ahlak ve amel filozofu” sayılmaya layıktır. Ahlak ve ameli işleyişi tasavvufla harmanlanmış olsa da çağdaş dünyayı da dikkate alan yönleriyle yeni bir ufuk açacak mahiyettedir. Detayları okuyucuya bırakmakla birlikte onun hakkında şunları söylemek mümkündür: Gelenek taraftarıdır, ama gelenekçi değildir. Geleneğe yönelttiği ciddi eleştirileri de vardır. Modern düşüncelere hakimdir. Geleneği de çok iyi bilmektedir. Geleneğe yaslanmaksızın modern zamanlarda yaratıcılık olamayacağını söylemektedir. Geleneğin de olduğu gibi taklidini değil, yaratıcı düşünceyi savunmaktadır. Sekülarizmin insanı, aklı, dini, ahlakı, bilimi, devleti, hayatı bölüp parçalayan anlayışına karşıdır. Aydınlanmanın rasyonel aklına karşıdır. Bu akıl soyut akıldır, araçsallaştıran akıldır. Taha ise, ahlak ve amel taraftarıdır. Sadece amel, değil ahlakilikle kuşatılan bir amel… Modern aklı eleştirmiştir. Taklitçi modernliğe karşı çıkmıştır. Modern devleti de tenkit etmiştir. Modernist Müslümanların akılcılığının taklit olduğunu söylemiş, aklı çeşitli kısımlara ayırarak mahiyetini ortaya koymuştur.