Bu kitap çok önemlidir. Çünkü Müslüman olmamızdan çok Müslüman kalmamızın önemini anlatıyor.
Müslüman olmak ailemizden gelen bir nimetse, Müslüman kalmak ve öyle can vermek, bizim uhdemize ve çabamıza kalmıştır. Eğer bu bizim için önemliyse, içinde yaşadığımız hayat tarzını, yürürlükteki sistemi, kullandığımız kavramları, kısacası bütün düşünce ve inançlarımızı, söylemlerimizi ve eylemlerimizi yeniden gözden geçirip değerlendirmemiz gerekir.
Çünkü bu çağda İslam karşıtlarının pazarlık gücü kuvvetli, elleri sağlam, teklifleri çok cazip ve kurnazcadır. İslamı yok etmek için, Müslümanlara kâfir olma yerine, din dışı bir hayat yaşamayı teklif etmişler, daha doğrusu dayatmışlardır. Bu dayatmanın araçları ise arka planda cebir ve şiddet, ön planda yaldızlı kavramlardır. Ancak asıl vurucu kavram ise laikliktir. Amaç, Müslümana, Müslümanca bir hayat yerine, dini önemsemeyen, hatta öteleyen, yok sayan, din dışı bir hayat yaşatmaktır. Yani Allahı hesaba katmadan, Allahtan bağımsız, keyfince ve özgürce dilediği gibi yaşamak! Çağ, insanın özgürlüğünden bunu anlamaktadır.
İşte şeriat, bu amacı boşa çıkaran, karşıtlarının keyfine limon sıkan muazzam ve muhteşem bir kelimedir. Bu yüzden dünyanın bütün inkârcıları ona çullanmış, lakin bir türlü Müslümanlara kişilik kazandırarak özgürleştiren bu kelimeyi yok edememişlerdir. Neden mi?
Gelin bunu kitaptan okuyalım isterseniz.