"Suikastlar siyasi amaçlar gözetilerek yapıldığı için biz de kitabımızda olayın siyasi sonuçlarına ve analizine yöneldik ister istemez. Bu anlamda her suikast yönetici elitlerin veya düşman cephelerin bazen açık bazen de gizli olarak süren savaşının bir parçasıydı. Biz hep tercihimizi "gizli" olandan, "bilinmeyen"den yana kullanmaya ve bu gibi yanları öne çıkarmaya çalıştık.
Ancak bundan ötede önemli vurgulamak istediğim bir nokta daha var. Daha önceki kitaplarımda da belirttiğim gibi ben tarihe komplolar ve komplocu odakların bir yan ürünü olarak bakıyorum. Bu anlamda suikastlar, komplocu organizasyon ve eylemlerin en keskin ve acımasız biçimlerinden biridir. Her suikast kendi başına bir komplodur da aynı zamanda. Sadece hedefte tek kişi göründüğünden, suikastlar çoğunlukla "kişisel husumet" ve "çılgın katil" perdesinin arkasına gizlenebilmiştir. Oysa suikastlar tarihsel açıdan bakıldığında "derin hesaplaşmaların kanlı bilançoları"nın sadece bir dışavurumudur. Bu anlamda her suikast bir "kişi"yi hedeflemiş görünse de gerçekte o kişinin temsil ettiği politika ve güçleri hedefler. Geçtiğimiz yüzyılın başından bu yana yaşananlar da bunu ispatlıyor bize."