Tamer Kütükçü, bu oylumlu çalışmasında, Türk edebiyatı açısından gelenekten ayrılışın zamansal dilimi ve yüzünü başka bir dünyaya çeviren Türk muhitinin yeni bir tür olarak ortaya çıkan roman yazını ekseninde kavranan toplumsal dönüşümlerinin başlangıcı olarak kabul edebileceğimiz Tanzimat'la beliren modern amblemlerini, edebiyatla hayat arasında mekik dokumak suretiyle oluşturduğu özgün bir planla ele alıyor. Yaşamlara öz temsil hakkı vermeyen ve kendisini yenileme imkânı tükenen türlerin geride kaldığı, bireyselciliğin yükseldiği, müzikte çok sesliliğin, sanatta eklektizmin, anlatı türlerinde de çok kahramanlılığın, yani genel anlamda sanat akımları içinde çoğunlukçuluğun ortaya çıktığı, sanat alıcısı ve okuyucuların dinamikleştiği, edebiyatın siyasî ve didaktik çehresinin belirdiği söz konusu dönemde çağdaş hayatı yorumlamaya elverişli bir tür olarak doğan romanın, zamanın ruhunu taşıyan örnekleri içerisinde dolaşarak, bu hayatın merkezinde duran on dokuzuncu asrın ikinci yarısındaki İstanbul'un toplumsal panoramasını çizen Kütükçü, edebiyat tarihinin sınırlarını kültür tarihçiliği ve sosyolojik bir bakış açısıyla aşarken, bahsi geçen eserlere farklı bir okuma deneyimiyle yeniden yaklaşma ihtiyacını da diriltiyor.