Kısa bir süre toplumdan ve kalabalık mekânlardan uzak kalmıştım. Sessizliğin ortasında yapayalnızdım. Yapacak işlerim vardı. Okuyup yazıyordum ama bu bana yetmedi. Bir sese, tebessüme hatta tartışmaya bile ihtiyaç duyduğumu anladım.
Tam da bu sırada yazdan kalma bir kara sinek, etrafımda dönmeye, orama burama konmaya başladı. Belki daha önce de bana gelmişti ama ben, ancak bir başkasına ihtiyaç duyduğumda onu fark etmiştim. Bir sineğin bile varlığına/dostluğuna ihtiyaç duyacağım, aklımın ucundan bile geçmezdi.
O gün onu dostum olarak kabul ettim. Ona toz şekerden ve yemek damlalarından mama bile ikram ettim. Onun farkında olduğumu anlamıştır ve mutlu olmuştur umarım. Çünkü evrende yalnız olmadığımı, olamayacağımı onun varlığıyla anlamış ve mutlu olmuştum…