Bu eser, Mehmet Ali Aynî'nin İlahiyat Fakültesi'nde verdiği Tasavvuf Tarihi derslerinin notlarından meydana gelmiştir. 1924 yılında yayımlanan eserin girişinde Bir tasavvuf tarihi yazmaktaki güçlükleri tecrübemle biliyorum. Fakat böyle bir tarihi okutmak vazifesi üstüme yüklenmiş olduğu için, şimdilik yalnız üniversite öğrencilerine mahsus olmak üzere, anlattıklarım bir kitap şeklinde toplandı. demektedir.
Temel tasavvufî eserler arasında kabul edilen ve kendisinden sonra yazılmış birçok esere kaynaklık eden Tasavvuf Tarihi'nin sonundaki Ekler kısmında eseri hazırlayan Hüseyin Rahmi Yananlı'nın seçtiği dört risale de bulunmaktadır. Bunlardan ilki Vahdet-i Vücûd konusunda Şeyh Abdürrezzak Kemaleddin Kâşî (Kâşânî) ile Şeyh Rükneddin Alâüddevle'nin birbirine gönderdiği mektupların içinde yer aldığı, Molla Câmi'nin Nefehâtü'l-Üns kitabından alınan bir bölümdür. İkincisi Niyâzî-i Mısrî'nin Tarikatın Usûlü ve Hakikatin Rumuzu isimli bir risalesidir. Üçüncüsü Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın tasavvuf nazarında kâinatın hülasası olan kâmil insan hakkında İnsaniyet-i Kâmile başlıklı risalesidir. Dördüncü risale ise tasavvuf kelimesinin hangi kökten ve ne anlama geldiği hususunda Hüseyin Rahmi Yananlı'nın bir incelemesidir.
Bir marifet ilmi olarak tasavvuf hepimizin içinde yaşadığı canlı kâinatın ve buradaki olayların, görünüşlerin kitabını okumaktır. İkra kitâbeke! - Kendi kitabını oku! emrinden kastedilen de odur. Her bireyin kendi kitabını heceleyebilmesi; kemâl bulması, kendisini ve Rabbini tanıması, gerçek insan olması için yeterlidir. Ve en önemlisi Ana Kitaba giden yolları açıp temizlemesidir. İnceden ince yolların bir toplamı olan tasavvuf her şeyden önce Allah'ı ve tüm yarattıklarını sevme ve anlama yoludur. Bu yoldan elde edilecek bir kıvılcım, kişinin benlik dağını eritmeye yetecektir. O kıvılcıma bir vesile olması dileğiyle sunarız.