Gök çadırımız, güneş bayrağımız yeminiyle bütün cihana hükmeden Oğuz Kağan, artık hükümranlığını altı oğluna bırakmak istemektedir. Fakat onların da cihangirliğe layık olduklarını ispatlamaları için, başarmaları gereken zor bir vazife vardır: Kutlu alametler olan altın yay ve gümüş okları bulmak.
Altı oğlun kutlu alametleri bulmak için yola çıkması, Oğuz Kağan'ın Bir Tanrı'nın töresi adına kurduğu cihan hâkimiyetini de felaketin eşiğine getirir. Ve Temirkut, Türk'ün dara düştüğü bu zor zamanda yeniden ortaya çıkar.
Temirkut için altı oğlu ve kutlu alametleri bulma uğrunda Tanrı Dağı'ndan karanlık ülke Kara Hulun'a kadar uzayan çetin yolculuk başlar. Bu yolculukta karanlık ülkenin kanla korunan denizleri, Ateştutmaz Dağları, Karayerleri ve Karanlık Kaleleri onu beklemektedir. Ya bu ölümcül diyardan altı oğlu ve kutlu alametleri kurtaracak ya da Türkler için yok oluşa giden felaket başlayacaktır.
Demir ruhlu at ve gök pusat, kıyamete kalan kurdun ruhuyla beraber bu kez karanlık ülkeye giriyor. Temirkut için Türkleri felaketin eşiğinden kurtaracak bir zorlu vazife daha başlıyor.