Evet itiraf ; İstanbulsuz olmaz !
Ama bu tutku İstanbul`a teslim olmuş bir ruh hali getirmesin aklınıza. Ne kadar seviyorsam, o kadar didişme halindeyim. Sanki İstanbul isteseydi, bugün içimi burkan birçok çirkinliğe mani olabilirdi diye inanıyorum... Bütün haşmeti, mehabeti, sırları ve zenginliğine rağmen, bir umursamazlık ve boş vermişlik seziyorum İstanbul`da... Hayatla hesabını görmüş, kıyamet gününü bekleyen yorgun bir savaşçı gibi.. Etelerini toplayıp boğazın kenarına uzanmış... Kimi zaman uykuda.. Kimi zaman kısık gözleriyle, ahir zamanı temaşa ediyor... Halbuki yaşı, yaşadıkları ve ilmiyle " hizaya getirici" bir fonksiyonu olmalıydı.. Bazen suratına "Niye pes ettin ?!" diye bağrasım geliyor.. Ama bazen de mahcup aşıklar gibi, el ele tutuşmaya utanıp, yan yana yürüyoruz bıkıp usanmadan... O uzanmaya devam ediyor iki kıta arasında....