Milyonlarca yıllık yaşantısında insanoğlu, daima gökyüzünü seyretmiş ve orada gezinmenin hayallerini kurmuştu. Öncesinde balonlar, takma kanatlar ve zeplinlerle bu hayali gerçekleştirmiş, uçağın icadıyla birlikte de göklerin hakimi olmayı hedeflemişti. Artık insanlık tarihinde yepyeni bir sayfa açılmış ve insanoğlunun göklere hakim olma zamanı gelmişti.Bir asrı biraz geçkin bir tarihe sahip olan havacılıkta Osmanlı İmparatorluğu da Türkiye Cumhuriyeti de hatırı sayılır yerlere sahipti. Savaş uçaklarının ufukta belirmesiyle Mahmud Şevket Paşa derhal aksiyon almış ve Osmanlı İmparatorluğu’nda havacılık çalışmaları diğer dünya devleriyle eşzamanlı olarak başlamıştı. İlk hava harekâtımızı Balkan Savaşları’nda gerçekleştiren pilotlarımız, akabinde Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşı’ndaki etkin rolleriyle de muharebelerin seyirlerinde kritik rollerde bulunmuşlardı.Cumhuriyet’te ise kısıtlı imkânlarla çalışmalar yapılmaya başlanmıştı. Artık Türkler kendi uçaklarını üretiyorlardı. Hem devletin hem de havacılığa gönül vermiş Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ, Şakir Zümre ve Nuri Killigil gibi kilit isimlerin yatırımlarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin uçakları dünyayla rekabet edecek seviyeye ulaşmıştı. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ve devlet politikasının değişmesiyle gelecek vadeden bu filiz susuz kaldı. Fakat hiçbir zaman ölmedi. Son çeyrek asırda ise yeniden can suyunu aldı ve süratle gelişmeye başladı.Türk Hava Harp Sanayii Tarihi’nde Osman Yalçın, pek çok ülkeden önce başladığımız ve hızlı geliştiğimiz, fakat çabuk duraksadığımız hava harp sanayiimizi başından sonuna, geçmişten günümüze en ince detaylarıyla aktarıyor. Yalçın, Türk havacılığının doğum, gelişme, duraklama ve son dönemde yeniden yükselme dönemlerini titizlikle inceliyor. Türk Hava Harp Sanayii Tarihi, Türk havacılık serüvenini merak edenler için bir başvuru kitabı.