Bir bilimin felsefesi varsa filozofu da olmalıdır. Muhasebe 1876 yılından beri bilimdir. Muhasebe Felsefesi ismini taşıyan ilk kitap ise 1907 yılında yazılmıştır. O hâlde muhasebe felsefesiyle ilgilenmiş çok sayıda muhasebe filozofu olmalıdır. Muhasebenin teorik ve pratik yönlerine katkı sunmuş filozofları, düşünürleri, aydınları, mütefekkirleri, münevverleri, entelektüelleri, reformistleri, üstadları, eğitimcileri veya adına ne derseniz deyin. “Kim bu insanlar, nerede yaşamış, neler düşünmüş, neler yazmış, nelerle dertlenmiş? Hangi ideallerin peşinden gitmiş, hangi ülkülerle cedelleşmiş, hangi rüyaları görmüş, ne fedakârlıklarda bulunmuş, devletlerin mali sistemlerine, işletmelerin finansal durumlarına ve nihayet ulaştığımız şu uygarlığa nasıl bir katkı sunmuş?” derseniz maalesef bu soruları yanıtlamak uğruna bütünsel bir çalışma yapılmamıştır. Hatta muhasebe ve filozof sözcükleri Türkçemizde yan yana bile gelememiştir. İşte bu kitap, hiç irdelenmemiş söz konusu sorulara odaklanarak kayıp bir dünyanın gizemli kahramanlarının izinden gitti. Günün sonunda otuz iki muhasebe filozofuyla geri dönerken sadece Orta Doğu coğrafyasındaki limanlara uğradı. Yazma imkânı olursa ikinci seyahatte de Avrupa ve Amerika’da yetişmiş muhasebe filozofları keşfedilecektir.