Böööööö!!! Noldu? Korkmadınız mı?!
Korkmazsınız tabi. Çünkü elinizde tuttuğunuz bu kitabı
henüz okumadınız.
Bu kitapta kan grubu ayırt etmeyen vampirlerin, bastığı yeri titreten devlerin, ne kadar dudağı varsa havaya doğru büzerek Aauuuu! diye uluyan kurt adamların, kollarını havaya kaldırıp gözlerini belirterek yürüyen zombilerin, oraya buraya uçuşan hayaletlerin, kısacası şu ana kadar Tu destur! dediğiniz bütün öcülü böcülü mevzuların gerçek öyküsünü okuyacaksınız.
Ayrıca kimlerin kara büyü yaptığını, abrakadabra sözünün ne manaya geldiğini, cadılığın hiç de öyle sadece yellozluk alameti olmadığını öğreneceksiniz.
Bırakın, aklınızın kapıları gıcırdayarak ardına kadar açılsın. Sakın yağlamaya kalkmayın. Çünkü şu ana kadar merak ettiğiniz tüm bu gizemli mevzuların sırrı, bu kitabın içindeki gıcırtılarda saklı...
Şimdi, emrivaki gibi olmasın ama kitabın arkasını okumayı bırakıp kapağını açın ve sarmaşıklarla çevrili eski bir evin mezarlıklı bahçesine ilk adımınızı atın. Çünkü sadece bu kitapta yaşayan bir adam, başkasına sorduğunuzda Saçmalama bee! dedirtecek tüm sorularınızın cevaplarını bir bir vermek için, sallanan sandalyesinde oturmuş sizi bekliyor.
Hadi bakalım, kapıya usulca yanaşıp, tokmağını yankılı yankılı Takk! Takk! Takk! diye vurun. Görünmeyen birinin Gıcıığğrtt! diye açtığı kapıdan yüzünüze vuran serin ve küf kokulu bir rüzgârla beraber içeri buyurun. Hoş geldiniiiizz!!! Ha ha ha ha ha haa!!!