Ahiret yolcusunun hayattaki en mühim, en önemli derdi, bu dünyadaki gerçek hedefi nedir, ne olmalıdır? Neyin peşinde koşmalı ne ile içlenmeli ne uğruna gerçekten gözyaşları dökmelidir? Mutluluğu nerede aramalı, Asıl neler için pişmanlık hissi duymalıdır? Ve şu hayatta en “hayâtî meselesi” ne olmalıdır? Senelerdir konferanslarda, programlarda, kitaplarda bu mühim soruların cevaplarını anlatanları anlatmaya, anlatanların söylediklerini aktarmaya çalıştık. Büyüklerden bir zât, hocasından öğrendiklerini kaleme

İşi Vaktinden çok olan bu mübarek insanların tamamı sahabi değildir. Sadece bin yıllık geçmişten de söz etmiyoruz. Binlerce yıl öncesinden ses bırakanlar var. Kimi iki asır öncesinden ses veriyor. Kimi on dört asır öncesinden parıldıyor. Sekiz asır öncesinden de Salahaddin var.Allahın mülkünü, babalarından miras aldıkları köy ve kasabadan ibaret görmeyip, ibadet edebilecekleri her yeri vatanları görüp yollara düştüler. Hayatı, evlerinden ve iş yerlerinden oluşmuş görmeyip; ona insanlığı kuşatan bir anlayışl

Sihirli Baston Hasan, gözlerindeki ışığı kaybettiğinde yedi yaşındaydı. Çok korkmuştu ve yapayalnız hissediyordu. Yaşamını kolaylaştırmak için önce annesi sonra öğretmeni rehberlik etti ona. Annesi görmeden yapabileceği şeyleri hatırlattı sürekli. Öğretmeni ise dokunarak, dinleyerek yaşamayı, baston kullanarak kendi başına hareket etmeyi öğretti. Bu tuhaf macera ise daha fazlasını öğretti ona: Arkadaşlığı ve vazgeçmemeyi.

“Safâ ile Merve Allah’ın nişânelerindendir; dolayısıyla hac veya umre yaparak Beytullah’ı ziyaret eden bir kimsenin bu yerleri tavaf etmesinde kendisi için bir günah yoktur. Kim gönüllü bir iyilik yaparsa bilsin ki Allah iyiliği mükâfatıyla karşılayan ve çok iyi bilendir.” [Bakara, 2/158] Umre, hayatın imarına ve ömrün bereketine vesile olan bir nimettir. Umre, çok faziletli ve hayırlı bir ameldir. Umre, her menâsiki ile küçük bir hacdır. Umre, günahların affının en önemli vesilesidir. Umre, Efendimiz’in (s

Günümüz insanının, ehli sünnet tarafından kabul edilmiş büyük İslâm alimlerinin tefsirlerinin hepsini de okumaya zaman bulamayacağını düşünen üstad Muhammed Ali Sâbûnî, bütün güvenilir tefsirlerin adeta özünü alarak, bu çağa hitap eden ve gençlerin de anlayabileceği üsluba sahip elinizdeki bu tefsiri kaleme almış ve bu esere, Tefsirlerin Özü manasında; Safvetü't-Tefâsîr adını vermiştir. Sâbûnî, bu zor metinleri, kolay anlaşılabilecek bir tarzda ve akıcı bir üslupla okuyucuya sunmayı başarmıştır. Bu

Kur’ân’ın ihlâs ve samîmiyetle yaşandığı “Asr-ı Saâdet”e önyargısız bakıldığında içerdiği evrensel mesajlar sayesinde, kısa denilebilecek sürede bedevî toplumun nasıl medenî hâle geldiği daha iyi anlaşılır. Bu görkemli değişim, Kur’ân’da beyân edilen temel prensiplerin bireyler tarafından özümsenip, pratik hayatta uygulanması, yaşanması sayesindedir. Kur’ân’ın gözardı edildiği, âyetlerine karşı ilgisiz kalındığı, içselleştirilerek yaşanmadığı toplumlarda câhiliye dönemini aratacak şekilde sapkınlıklar, zulü

Çocukluk dönemi, fiziki gelişimin yanı sıra ahlak ve karakter yapısının şekillendiği dönemdir. Bu dönemi besleyen en önemli özelliklerinden biri de örnek insan profilidir. Zira çocuklar etraflarında olup bitenleri sürekli gözler, söylenenleri ve yapılanları tertemiz hafızalarına kaydederler. Bu nedenle en iyi, en doğru ve en isabetli örneğin onlara en güzel şekilde sunulması gerekir. En iyi örnek elbette Peygamberimiz (sas) ve bizzat onun yetiştirdiği sahâbîlerdir. Bu sahâbîlerden bir kısmı çok özeldir. On

Gözleri hiç görmeyen bir çocuk neler yapabilir sence? Bu konuda hiç düşündün mü? Merak etmedin mi yoksa! Resim çizebilir mi mesela? Ok turnuvasında okulunu temsil edebilir mi? Yüz metre koşusunda herkesi geride bırakabilir mi? Sadece çocukların yaşadığı bir dünyaya yolculuk yapabilir mi ya da? Gerçek haritalarda görünmeyen şehirlere gidip insanları kötülüklerden koruyabilir mi? Beyaz bastonuyla, korkusuzca gezebilir mi şehrin sokaklarında? Yoksa evde mi oturur? Hayata karışmak için hep başkalarına mı ihtiya

İmam-ı Gazâlî’nin orijinal ismi “Âfâtü’l-Lisan” olan ve Türkçeye DİLİN ÂFETLERİ olarak tercüme edilmiş bu klasik eseri, insana ihsan edilmiş en güçlü yardımcılardan biri olan, dilin, bu iki tarafı keskin kılıcın nasıl ustalıkla kullanılacağını, nasıl kontrol edileceğini ve olumlu bir şekilde nasıl kullanılacağını anlatır. İmam-ı Gazâlî, dilin getirebileceği zararları ve bu zararlardan korunma yollarını, İslamiyet’in emir ve yasakları çerçevesinde, derinlemesine bir bakış açısıyla sunar. DİLİN ÂFETLERİ, yirm

İmam-ı Gazâlî’nin orijinal ismi “Eyyuhe’l-veled” olanTürkçeye EY OĞUL adıyla tercüme edilmiş olan eseri, adeta bir baba şefkatiyle kaleme alınmış, talebesine ve aslında onun nezdinde herkese hayatın içinden öğütler sunan, asırlar öncesinde yazılmış olmasına rağmen bütün zamanlara hitabeden bir nasihat kitabıdır. EY OĞUL, her bir sayfasında, okuyanın Allahü Teâlâ’nın emir ve yasaklarını daha iyi anlamasına yardımcı olan, İslamiyet’in nurlu ışığı altında, samimi tavsiyeler barındırır. İmam-ı Gazâlî’nin bu değ

Sağlık-ilmihâl ilişkisi hakkında günlük bilgi ihtiyacını karşılamak amacıyla kaleme alınan bu eser, bir el kitabı olmasının yanı sıra Müslüman-sağlık ilişkisinin taşıması gereken ağırlık ve istikameti de okuruna aktarmayı hedeflemektedir. Kitap çok sayıda tıbbî ve ilmî kaynağın süzgecinden geçirilerek kaleme alınmış ancak her konuda maksadını en basit dille ifade etmiştir. Günlük bilgi ihtiyacı için rehber niteliğinde bir başvuru kaynağı, ömürlük bakışa sahip olma hedefi için ise uzun çalışmaların mahsulü b

İmâm Nevevî'nin namaz, oruç, evlilik, yolculuk vb. durumlarda yapılacak zikir ve duaları sahih hadis kaynaklarından derleyip bir araya getirdiği eseri el-Ezkâr, Prof. Dr. Mehmet Yaşar Kandemir'in tercüme ve şerhiyle çıktı.

En güzel isimler Allah'ındır. Deva ondadır.

Çocukların boyama ve alıştırma ile Kur'an harflerini ve harekelerini öğrenmeleri amaçlanmıştır. Çocuklar , boyama ve alıştırma ile harfleri yazarak öğrendikten sonra kitaptaki Elifba cüzü ile kolayca okumaya başlayacaklardır. (Tecvitli)

Çalışmalarında Kur'an belâgatinin etkileyiciliğine dair vurguları sıklıkla kullanan Yasir Qadhi, bu kitabında ayetlerin önemli bir anlatım unsuru olarak meselleri mercek altına alıyor. Vahyin indirildiği günde ve sonraki bütün devirlerde geçerliliğini koruyan mucizevî anlatım özelliklerinden meseller, eserde derin teknik detaylara ve ileri düzeyde dil incelemelerine girmekten kaçınarak olabildiğince basit bir dille açıklanıyor. İlâhî kelâmın söylediklerini anlamak için incelikli bir zihin emeği.

Namaz, Rabbimizin huzurunda ilk muhasebe konumuzdur. Dinimizin en bariz dindarlık kazandıran amellerinden biridir. Geceden gündüze bütün hayatımızı kuşatır namaz. O giderse din gitmiş olur. Yaşadığımız asrın en yoğun baskıları arasında namazlı Münlüman olmanın sınavını veriyoruz. Her şeye rağmen önce namaz, rahmet için namaz mücadelemiz ve bu mücadelemizin bir muhasebesi...

Vahyin indiği günlerin Medine'sinde, Allah Resûlü'nün yakınında hatta kişisel ve özel hayatının ayrıntılarına şahit olacak kadar yanı başında bulunabilsek neler görürdük? Peygamberimizin Bir Günü, okuru Allah Resûlü'nün sosyal ilişkilerinden kendi evindeki alışkanlıklarına, anlık tepkilerinden ibadet rutinlerine ve daha birçok başlıkta hem insanî hem nebevî kimliğinin pratiklerine uzanan bir yolculuğa çıkarıyor. Yazar sunduğu bilgileri güçlü bir arkaplan ve kütüphaneyle destekleyerek 24 saatin her dakikasın